-
1 çıkmak
I vi1) gehenauta/ava/karaya \çıkmak ins Aus/auf die Jagd/an Land gehendışarı \çıkmak ausgehenevden/odadan \çıkmak aus dem Haus/Zimmer gehen, das Haus/Zimmer verlassenodaya \çıkmak hinauf ins Zimmer gehen2) besteigen (-e)tahta \çıkmak den Thron besteigen3) ( binmek) steigen (-e auf)ağaca \çıkmak auf einen Baum steigen4) aynı kapıya \çıkmak ( fig) auf dasselbe hinauslaufen, aufs [o auf das] Gleiche hinauslaufenbu sokak nereye çıkar? wohin führt diese Straße?bu sokak meydana/parka çıkar diese Straße mündet auf den Platz/in den Parkbu yol kara yoluna çıkar dieser Weg mündet in die Landstraßeinsan içine \çıkmak unter Menschen gehen, sich unter Menschen mischenortaya \çıkmak ( fam) auf der Bildfläche erscheinen7) aufkommenhafif bir rüzgâr çıktı ein schwacher Wind ist aufgekommen8) yumurtadan \çıkmak ausschlüpfen9) ( boyası) abgehen10) kontrolden \çıkmak aus der Kontrolle geraten11) masraflar çıktıktan sonra abzüglich der Kosten, nach Abzug der Kosten12) entfallenbir şey birinin aklından \çıkmak etw entfällt einemon üç numaralı piyango biletine bir milyon çıktı auf die Losnummer dreizehn entfallen eine Million14) ( anlaşılmak) sich herausstellendoğru/yanlış \çıkmak sich als richtig/falsch herausstellen15) entstehenbundan size masraf çıkmaz es werden für Sie keine Kosten daraus entstehensenden başka bir kızla çıkmadım außer dir bin ich mit keinem anderen Mädchen ausgegangen17) harp/kavga \çıkmak Krieg/Streit ausbrechenkomadan \çıkmak aus dem Koma erwachendörtlüyü \çıkmak die Vier ausspielen -
2 insan
1. subst Mensch m; (die) Leute pl2. pron man3. adj human;insan ayağı değmemiş von Menschen unberührt, … den noch kein Mensch betreten hat;insan düşmanı Menschenfeind m;insan evladı (ein) gute(r) Mensch;insan gibi menschlich, human;insan(lık) hali(dir) es ist nur menschlich;insan içine çıkmak unter Menschen kommen; mit anderen Kontakt aufnehmen;insan müsveddesi Person (eine) Null;insan seli Menschenstrom m -
3 insan
I s Mensch m\insan içine çıkmak unter Menschen gehen, sich unter Menschen mischenII adj menschlich\insan böyle şey der mi? sagt man so etwas?
См. также в других словарях:
insan içine çıkmak — toplum içine karışmak, başkalarıyla ilişki kurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
insan — is., Ar. insān 1) İki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı 2) Kişi, şahıs, âdemoğlu, âdem evladı O yaşta insan hiç düşünmeden sadece yaşamaya bakar. H. Taner 3) sf., mec. Huy ve ahlak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçınık — sf., ğı Köşesine çekilmiş, insan içine çıkmak istemeyen (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçkın — is. 1) Bir yerden veya bir işten kaçmış kimse Doktor kaçkını nice manyaklar içinde, narsist kompleksine müptela olanlar sandığınızdan çoktur. H. Taner 2) İnsanlardan uzak duran, insan içine çıkmak istemeyen kimse Birleşik Sözler dayak kaçkını… … Çağatay Osmanlı Sözlük
adam — is., Ar. ādem 1) İnsan 2) Erkek kişi, kadın karşıtı İyi bir adam isterse, babası da verirse, varacak. M. Ş. Esendal 3) Birinin yanında ve işinde bulunan kimse Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar. K. Tahir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iskelet — is., Fr. squelette 1) İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih 2) Yumuşak bölümleri dökülmüş, ölü bir vücudun kemiklerinin bütünü 3) mec. Bir şeyi oluşturan temel çatı Yanımızdaki genç, yolun ötesinde bir bina iskeleti gösterdi. F. R. Atay… … Çağatay Osmanlı Sözlük